Sanayi ve evsel atıklar, yaygın olarak atık sular olarak bilinirler, hem suyun hem de toprağın kirliliği için potansiyel bir kaynaktır.
Onların izlenmesi ve tedavisi, insan sağlığının güvenliğini ve çevreye saygılı olmasını sağlar. Oxigen Laboratuvarları olarak, atık suların izlenmesi ve iyileştirilmesi planlarını desteklemek için bir dizi numune alma hizmeti ve analiz sunarız. Analizler, kaliteyi kontrol etmek için endüstriyel ve evsel atıkların karakterizasyonunu ve uluslararası çevre standartlarına ve yönergelere uyumu içermektedir. Hizmetler ayrıca balık, mikrotoks, mikro kabuklular (Daphnia similis), deniz yosunları vb. gibi akut ve kronik toksisite gibi ekolojik toksikolojik analizleri içerir.
ATIK SU
Havuz Suyu
Ülkemizde yüzme havuzlarının tabi olacağı sağlık esasları ve şartları T.C. Sağlık Bakanlığı tarafından son olarak 3 Mart 2011 tarihli ve 27866 sayılı [Değişiklik; 15 Aralık 2011 tarihli ve 28143 sayılı] Resmi Gazete ’de yayımlanan “Yüzme Havuzlarının Tabi Olacağı Sağlık Esasları Ve Şartları Hakkında Yönetmelik” ile bildirilmiştir.
Bu yönetmelikte yüzme havuzlarında olması gereken;
“Ek-1 Kimyasal özellikler”
“Ek-2 Fiziksel özellikler”
“Ek-3 Mikrobiyolojik özellikler”
belirtilmiş olup teknik personelimiz tarafından numune alma ve analiz yapma yetkisine sahiptir.
Hemodiyaliz Suyu
Hemodiyaliz uygulamasının yeni başladığı senelerde hemodiyalizde kullanılan suyun arıtılmasının önemi yeterince anlaşılamadığı için hastalarda bakteri endotoksinleri, klorlu bileşikler, aşırı kalsiyum, magnezyum, flor, alüminyum gibi şehir şebeke suyunda her zaman küçük miktarlarda bulunabilecek maddelerin yarattığı ciddi zehirlenmeler görülmüştür. Bu maddelerin sularda bulunmaları bu suları içen ve kullanan insanlarda görülebilir bir sorun yaratmayabilirken, hemodiyaliz hastalarında ciddi zehirlenme nedeni olabilmektedir. Son dönem böbrek hastalarında böbreklerin, toksinleri vücuttan uzaklaştırma fonksiyonlarının yerine getirilemiyor olması nedeniyle toksik maddelerin vücutta kolayca birikebilmektedir. Bununla birlikte normal bir insan haftada 10-15 litre su içerken bir hemodiyaliz hastası hemodiyaliz süresince dakikada 300-800 ml olmak üzere haftada 300-400 litre diyaliz solüsyonu ve içindeki su ile ve tabi ki bu kadar suyun kapsadığı her türlü toksik madde ile temasa geçer ve bu temas doğrudan doğruya kan düzeyinde olur, gastrointestinal sistem ve diğer duyu organlarının söz konusu toksinlere karşı kötü tat duyumu, bulantı, kusma gibi savunma mekanizmalarını kullanabilmelerine de olanak yoktur. Bu nedenle diyaliz suyu içme suyundan çok daha saf, zararlı maddelerden çok daha fazla arındırılmış olmak zorundadır.
Hemodiyaliz çözeltilerinin seyreltilmesinde kullanılan suların kontrolüne ilişkin geçerli mevzuatta Avrupa Birliği Farmakopesi referans alınmıştır. Buna göre; hemodiyaliz su kalitesinin kimyasal, mikrobiyolojik ve toksikolojik parametrelerinin farmakopedeki kriterlere uygunluğunun sağlanması gerekmektedir.
Sağlık Bakanlığı’nın 14.02.2012 tarih ve 28204 sayılı Diyaliz Merkezleri Hakkındaki Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik hükümleri gereğince yayınladığı 28.10.2011 tarihli ve 44047 sayılı Su Arıtma Yönergesi, kamu ve özel ayırımı yapmadan tüm diyaliz merkezlerini kapsamaktadır.
İçme & Kullanım Suyu
Oxigen Laboratuvarları olarak, içme suları ve kaynak sularını analizleri de yapmaktadır. Uzman laboratuvarlarımız, potansiyel olarak zararlı bakterileri teşhis etmeye yönelik mikrobiyolojik analizler ile ağır metaller, PCB’ler ve dioksinler de dahil olmak üzere, radyoaktivite, kalıntı ve bulaşanları tespit amaçlı kimyasal analizler gerçekleştirir.
Lejyoner hastalığı riskini yönetmek amacıyla Legionella pneumophila’yı tespit etmeye yönelik özel analiz hizmeti sunmaktadır. Halka açık havuzlar ve spalarda su güvenliğini sağlamak için su kalitesi ile ilgili kontrollerin yanı sıra tarım amaçlı kullanılan suyun kalitesi ve endüstriyel proseslerde kullanılan su yada kentsel ve endüstriyel atık sularla ilgili kontroller de yapılmaktadır. Kirlenmeyi sınırlandırmak, kritik öneme sahip ortamlarda bakteri gelişimini önlemek ve Legionella veya Pseudomonas gibi diğer belirli kirleticilerin seviyelerini izlemek için önleyici tedbirler oluşturur.
Legionella Analizi
Legionella bakterileri, insanlarda ciddi enfeksiyonlara neden olabilen mikroorganizmalardır. Lejyoner hastalığı ilk olarak 1976 yılında Philadelphia’da Amerikan Lejyon Kongresi sırasında, otelde kalmakta olan kongre katılımcıları arasında patlak veren bir pnömoni salgınının ardından tanımlandı. Toplam 221 kişinin etkilendiği bu salgında, 34 kişi hayatını kaybetmiştir.
Doğada yaygın olarak bulunan bu bakterinin 40’tan fazla türü bulunur. Legionella bakterisinin 20’den fazla türü insanlarda enfeksiyon gelişimine sebep olabilir. Ancak klinikte en sık enfeksiyona neden olan tür L. pneumophila’dır.
Legionella bakterileri çevrede kendiliğinden oluşur. Yapay su sistemleri, Legionella bakterilerinin yüksek sayıda üremesine elverişli ortamlar oluşturabilir.
Lejyonellerin çoğalması için en uygun sıcaklıklar 25°C ve 45°C arasındaki sıcaklıklardır. 60°C’nin üzerinde ölürler ve 20°C’nin altında çoğalmaları neredeyse imkansızdır.
Buradan da yola çıkarak Legionella bakterisi üremesi için riskli ortamlar:
– sıcak ve soğuk su sistemleri ve depoları,
– hamamlar, spa havuzları, yüzme havuzları ve termal kaplıcalar,
– İçinden az su geçen ya da hiç su geçmeyen borular,
– Duşlar, duş başlıkları ve musluklar,
– Bahçe sulama sistemleri,
– Merkezi klimalar, yangın hortumları,
– dekoratif havuz ile fıskiyeler,
Laboratuvarımızda, ISO 17020 ‘de ‘Legionella Risk Değerlendirme ve Analizleri’ ve ISO 17025’de akredite olarak ‘Legionella Tespiti’ yapılmaktadır.