Skip to main content
All Posts By

admin

Ağır Metal İçeriği

By Haberler & Duyurular

Ağır metaller yer kabuğunda doğal olarak bulunan bileşiklerdir. Ağır metal grubuna giren bazı elementler çeşitli yollarla (gıda, su, hava vb.) vücudumuza girerler. Vücut fonksiyonlarımızın sağlıklı bir şekilde devamı için eser miktarlarda gerekli olmakla birlikte bu grupta bulunan elementlerin çoğu vücudumuz için toksik etki göstermektedir.

Vücudumuzda bulunan ağır metaller çeşitli yollarla gıdaların da yapılarında bulunabilir ve biyobirikime sebep olabilirler. Örneğin deniz diplerinde yaşayan canlıların dokularında civa (Hg), kurşun (Pb) Kadmiyum (Cd), gibi ağır metallerin birikimi gibi.

Gıdalarda bulunabilecek bu ağır metaller, sağlık açısından son derece riskli sonuçlara sebep olabilmektedir. Bu sağlık sıkıntıları başta kanser olmak üzere birçok kalıtsal hastalığa ise davetiye çıkarabilmektedir.

Kurşun (Pb), Cıva (Hg), Kadmiyum (Cd), Arsenik (As) Sodyum (Na), Çinko (Zn), Kalsiyum (Ca), Magnezyum (Mg), Potasyum (K) Demir (Fe), Bakır (Cu), Nikel (Ni) ve Selenyum Kalay (Sn) analizleri gıdaların yapılarında bakılması gereken analizlerdir.

Veteriner İlaç Kalıntıları

By Haberler & Duyurular

Gıda malzemelerindeki gıda bulaşanları ve pestisit, kimyasal madde ve veteriner ilaç kalıntıları dünya da tüketiciler için giderek büyüyen bir sağlık sorunu oluşturmaktadır. Oxigen Laboratuvarları olarak yüksek teknolojik cihazlarımız ile ürünlerinizi karşılaştırarak ürünlerinizin kalitesini güvence altına alacak analitik test hizmetleri sunmaktayız.

Veteriner ilaçları, hayvanlara ilaç veya ilaçlar karışımları olarak yemlerine karıştırılarak verilir. Gıda üreten hayvanların tedavisi için uygun olan her tıbbi ürün ve ilaçlı yem düzenli olarak yetkilendirilmeli ve kayıt altına alınmalıdır.

Ne yazık ki, bazı durumlarda veteriner ilaçlarının kullanımında kötüye kullanım olduğu ya da daha kötüsü, yasa dışı olarak hayvanların normal fizyolojisini değiştirmek için yasaklanmış ilaçlar kullanılabilmektedir.

Veteriner ilaçlarının uygunsuz veya hileli kullanımından kaynaklanan riski önlemek için, çiftlikten tüketicinin masasına gelene kadar veteriner ilaçlarının kullanımında “kritik noktaları” tanımlayan üretim “zinciri” de kontrol sisteminin uygulanması gerekir. Farklı ve sıklıkla çelişkili düzenlemelere sahip ülkelerde malların giderek serbestçe dolaşmasına izin veren küreselleşme süreçleri dikkate alındığında, ilaç kalıntılarının oranı önemli bir rol oynamaktadır.

Uzman kadromuz ile, çeşitli gıda matrislerinde 100’ü aşkın veteriner ilaç (hormonlar, beta-agonistler, NSAIDs, antibiyotikler antioksidiyal vb) için güvenilir testler yapmaktadır.

Gıdalarda Pestisit Kavramı

By Haberler & Duyurular

Pestisitler, tarımda kullanılan zirai ilaçlardır. Bu ilaçların kullanım amacı ürünü zararlı hayvan, bitki, bakteri, mantar gibi çevresel etmenlere karşı korumaktır. Pestisitler zirai de tek başlarına kullanılabilecekleri gibi uzman gözetiminde karışımları halinde de kullanılabilirler. Ancak bazı üreticilerin pestisitleri bilinçsizce kullanması, gıda ürünlerinin üzerinde pestisit kalıntılarının oluşmasına neden olmaktadır.

Pestisit kalıntılarının yasal limitlerin üzerinde olması ciddi sağlık problemlerine sebep olabilmektedir. Bilinen en yaygın pestisit sınıflarını ise aşağıdaki gibi sıralamak mümkündür.

İnsektisitler: Böceklere ve haşerelere karşı
Fungusitler: Mantarlara karşı
Herbisitler: Yabancı otlara
Mollusitler: Yumuşakçalara karşı
Rodentisitler: Kemirgenlere karşı
Nematisitler: Yuvarlak solucanlara karşı
Akarisitler: Akarlara (Mite) karşı

Bilinen dünya çapında 1000’den fazla farklı pestisit kullanılmakla birlikte, tüketilen ürünlerde çok düşük miktarlardaki kalıntıları analiz etmek için verimli ve hızlı analitik yöntemlerin kullanılması gereklidir.

Günümüzde sebze, meyve ve tahıl ürünlerinin beslenmedeki önemi ve etkileri üzerine birçok ülkede yapılan çalışmalar, sağlık üzerinde olumlu etkileri olduğunu göstermektedir. Sebze ve meyvelerin dünya çapındaki ticareti her geçen gün artmakla birlikte, bu ürünlerin yetiştirilirken hangi pestisitin ne kadar kullanıldığı veya hasat zamanının ne kadar uygun olduğu tam olarak bilinememektedir. Bu pestisitlerin yaygın ve bilinçsiz kullanılması ve tüketicilerin ürünlerde hiç kalıntı olmamasını istemelerinden dolayı, ürünlerdeki pestisit kalıntıları ile ilgili yasal düzenlemeler ve denetim mekanizmaları çok önem kazanmıştır.

Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının, “Türk Gıda Kodeksi Pestisitlerin Maksimum Kalıntı Limitleri Yönetmeliği”, Resmi Gazete’nin mükerrer sayısında yayımlanarak, yürürlüğe girdi.

Pestisitler için maksimum kalıntı limiti, tespit edilen miktar esas alınarak belirlenecek ve değerlendirme yapılacak. Bitkisel ve hayvansal ürünler için bulunan analiz sonucu, uygulama esaslarına göre belirlenmiş maksimum kalıntı limiti değerlerini aşamayacak. Yönetmeliğe aykırı davrananlar hakkında idari yaptırım uygulanacak.

 

Toksin Grupları

By Haberler & Duyurular

Gıda maddelerinin saklanması, taşınması ya da depolanması sırasında istenmeyen durumlar ortaya çıkabilir. Gıdalarda oluşabilen bu durumlar renk, tat ve koku gibi fiziksel farklılıklar ile ayırt edilebildiği gibi bazı biyolojik bozulmalar da yaşanılabilir. Küflerin ve bazı mantarların oluşturduğu bu bozulmalar toksikolojik moleküllerin açığa çıkmasına neden olmaktadır.

Gıdalarda toksin analizleri, insan sağlığı için oldukça önemli parametrelerdendir. Toksinler; Aflatoksinler (B1,B2, G1, G2, M1), Okratoksin A, Fumonisinler (B1,B2), Deoksivanelon, Zearelon, Patulin, HT2, T2, grupları olarak sınıflandırılabilir.

Aflatoksin’ler mikotoksin türleri içerisinde en yaygın ve en tehlikeli olanlarıdır. Kuru yemişlerde (fındık, yerfıstığı, antep fıstığı vb.), kurutulmuş meyvelerde (kuru incir, kuru kayısı, kuru üzüm… vb.), mısır ve susam başta olmak üzere tahıllarda(buğday, mercimek… v.b.), sütte ve süt ürünlerinde (süt tozu, peynir, yoğurt… v.b.), toz kırmızıbiber ve hayvan yemlerinde aflatoksinlere rastlanmaktadır.

Okratoksin A, yaygın olarak kurutulmuş meyvelerde, baklagiller, tahıllarda ve şarapta görülmektedir.

Patulin, özellikle yumuşak çekirdekli meyvelerde ve bunlardan elde edilen pulplarda, bir takım distile alkollü içeceklerde görülmektedir.

Deoksinivalenol ve Zearalenon, özellikle tahıl ürünlerinde çeltik, irmik gibi gıdalarda karşılaşılmaktadır.

Mikotoksinler; özellikle Aspergillus, Penicillium, Fusarium cinsi küflerin meydana getirdiği metabolitlerdir.

İnsanlar, doğrudan küflerin üretmiş olduğu mikotoksinli besinleri tüketebildiği gibi, mikotoksinli yem ile beslenen hayvanların etine ve sütüne geçen bu toksik maddeleri de dolaylı olarak bünyesine almış olacaktır. Tehlikeli olan bu toksik maddeler insan sağlığını olumsuz yönde etkileyecek ve istenmeyen sonuçların ortaya çıkmasına neden olacaktır. Ortaya çıkabilecek bazı sağlık sorunları şu şekilde sıralanabilir;

  • Mikotoksinler insan vücudunda karaciğerde birikip kansere neden olmaktadır.
  • Böbreklere etki ederek böbrek bozukluklarına neden olmaktadır.
  • Mikotoksinler bağışıklık sistemini baskılayıcı etkileri olabilen ikincil toksik metabolitleri içermeleri açısından da son derece tehlikelidirler.

Bahsedilen tüm toksinler gıdalar için analizleri zorunludur.

Besin Alerjisi ve Alerjenler

By Haberler & Duyurular

Alerji yapan gıdaların tüketilmesine vücudumuz çok hızlı şekilde reaksiyon gösterir. Kızarıklık, kaşıntı, hatta kabarcıklar meydana gelebilir. Bazı durumlarda ise vücudumuzda çok daha ağır sonuçlar ortaya çıkabilir. Ortaya çıkan bu ani vücut tepkileri, alerjen gıda analizlerinin ne denli önemli olduğunun somut bir göstergesidir.

Kimi insan vücudunda alerjik reaksiyona sebep olan gıdalar ise şu şekilde sıralanabilir;

Alerjiye neden olan gıdalar:

  • Kereviz
  • Tahıllardaki gluten (örn. arpa, yulaf, çavdar, buğday)
  • Yumurtalar
  • Balık
  • Lüpen
  • Süt ve süt ürünleri
  • Deniz kabukluları (örn. midye, istiridye, deniz tarağı)
  • Hardal
  • Kuru yemişler (örn. badem, brezilya fındığı, kaju cevizi, fındık, makademya fındığı, pekan, antep fıstığı, ceviz)
  • Deniz ürünleri (örn. yengeç, istakoz, karides)
  • Susam
  • Soya
  • Sülfür diyoksit ve sülfitler (10mg/kg veya 10mg/L den fazla seviyelerde)

Sayısı kişiden kişiye göre değişebilecek olan bu alerjenlerin, piyasada yer alan gıdaların besin etiket bilgisine yazılması ile hem üreticiler hem de tüketiciler güvence altına alınmış olacaktır.

Temel besin kaynaklarımızda en büyük yere sahip tahıl gruplarında bulunan gluten, özellikle çölyak hastaları için gözden kaçırılmaması gereken bir alerjendir.

Gıdaların içeriğinde bulunan ve son derece riskli olan bu alerjenlerin çeşitli analizlerle belirlenmesi, alerjenlere duyarlılığı olan insanlarda ciddi sağlık sorunlarının da önüne geçmemize olanak sağlayacaktır.

Et ve Hayvansal Türlerin Tayini

By Haberler & Duyurular

Dioksin Tehlikesi

By Uncategorized

Doğa, kendi döngüsünde çeşitli felaketlere gebe kalmaktadır. Bu felaketler hem kendi seleksiyonundan hem de insanoğlu tarafından oluşmaktadır. İstenmeyen bu gibi durumlar gıdalara zarar verebilmektedir. Özellikle yangınlar, çevresel atıklar, savaşlarda kullanılan bombalar, ateşli ağır silahlar, depremler, seller, volkanik patlamalar gibi felaketler doğada istenmeyen okside hidrokarbonları açığa çıkarmaktadır. Ortaya çıkan bu kimyasalların en zehirlisi ise dioksinler, furanlar ve PCB’lerdir.  Bu dioksin kimyasalları aynı zamanda kanserojenik etkiye de sahiptirler.

Dioksin furan ya da PCB molekülerinin okside hidrokarbon olmaları dışındaki ortak özellikleri lipofilik (yağı seven) ve hidrofobik (su sevmeyen) olmalarıdır. Bu durum dioksin moleküllerine yağda çözünme özelliği katmaktadır. Özellikle süt ve süt ürünleri, deniz canlıları ve hayvansal tüm gıdalar dioksin konjonerlerini yapısında bulundurabilirler hatta bu dioksin moleküllerini sürekli biriktirirler.

 

Gıdalardaki Dioksin furan ya da PCB moleküleri tespit edilmediği takdirde insanlar için bir çok sağlık riski ortaya çıkabilir.

Dioksin oluşumları ile alakalı var olan güncel örnekler ise aşağıdaki şekilde sıralanabilir.

  • ALMANYA’DA yemde çıkan dioksinler; Saxony eyaletinde WHO yasalarına göre 4760 çiftçi denetim altına alınmıştır. Üretilen ürünler analizlere tabi tutulmuştur. Bunlardan 4468 çiftçinin üretimleri durdurulmuş ve ağır yaptırımlar uygulanmıştır.
  • BELÇİKA; Belçika’da et ve et ürünlerinde çıkan dioksinler sonucunda, büyük bir kriz ortaya çıkmıştır. Ülke çapında 55000 adet dioksin analizi yapılmıştır. 500 adeti uluslararası laboratuvarlarda gerçekleştirilmiştir. Konu ile ilgili bütün Avrupa, Belçika gıdalarını izlemeye almıştır. Belçika hükümeti ise özel gıda güvenliği komitesi oluşturulmuştur.
  • İTALYA; İtalya‘da süt ve süt ürünleri grubunda çıkan dioksin sonucunda Avrupa’ya satılan bütün ürünler (mozerella) raflardan toplatılmıştır. Çıkış yapan bütün süt ve süt ürünleri grupları analize tabi tutulmuş ve izlemeye alınmıştır. İtalyan üreticilerle birlikte ülke, büyük bir ihracat krizine girmiştir.
  • HOLLANDA; Somon balığında çıkan dioksin; ülkenin ciddi zararlara uğramasına sebep olmuştur.

Dioksin krizi oluşmaması adına özellikle riskli ürün grupları olan süt ve süt ürünleri, et ve et ürünleri, su ürünleri, hayvan yemleri ve yem katkıları muhakkak analize tabi tutulmalıdır.

Dioksinler kanser başta olmak üzere kalıtsal birçok hastalığa sebep olabilmektedir.

Gıda Güvenliği

By Haberler & Duyurular

Güvenilir gıda üretirken dikkat edilecek en önemli husus gıdanın fiziksel, kimyasal ve mikrobiyolojik risklere karşı korunmasıdır. Tükettiğimiz gıdalardaki bu risklere karşı önlem almak, vücudumuzu korumak için yapmamız gereken en temel husustur. Bunun da en kolay yolu tükettiğimiz gıdaların analizlerinin yapıldığını kontrol etmektir.

1.) Fiziksel Riskler: Gıdanın üretimi, depolanması ve taşınması sırasında maruz kalabileceği her türlü risklerdir. Fiziksel risklerin belirlenmesinde yapılacak analizler etkili olacaktır.

2.) Kimyasal Riskler: Tüketime sunulan gıdalara ilave edilen ya da bulaşan kimyasal ve katkı maddeleri olabilir. Bu durumlarda gıdanın güvenilirlik açısından sorgulanması gerekir. Bu kimyasal riskler;

  1. Dioksinler
  2. Toksinler
  3. Pestisitler
  4. Ağır Metaller
  5. Tüm katkılar
  6. Alerjenler
  7. Diğer kimyasal maddeler olarak sınıflandırabilir.

3.) Biyolojik Riskler: Gıdalarda istenmeyen mikroorganizmaların bulunması biyolojik risklere neden olur. Bu mikroorganizmalar bulundukları ortamda hemen çoğalıp sağlığımızı olumsuz etkileyecek risk faktörleri oluşturabilirler. Böyle bir durumda da gıdaların güvenilirliği ortadan kalkar.

Bir diğer risk ise, genetiği değiştirilmiş organizmalar(GDO)’ın tükettiğimiz gıdalarda bulunmasıdır. GDO’lu gıdaların tüketimi sonucunda ortaya çıkabilecek durumları öngörmek pek mümkün değildir.

Gıdalardaki tüm bu riskleri ortadan kaldırmak ve gıda güvenilirliğini arttırmak için, temel analizlerin yapılması gerekmektedir. Analizleri yapılan ve bu doğrultuda içerikleri beyan edilen ürünler, güvenilir gıda olarak tüketici sunulacaktır.

İnandığımız değer yargılarında, tükettiğimiz gıdaların içerikleri bizim için oldukça önemlidir. Özellikle Müslüman toplumlarda gıdaların helal gıda olup olmadığı etiketlerinde beyan edilmelidir. Tükettiğimiz gıdalarda domuz eti ve domuz ürünlerinin olup olmadığı DNA düzeyinde yapılan analizler ile ortaya çıkarılmaktadır. Gıda içeriklerinin doğru bir şekilde etiketlenmesi ve tüketici açısından güvenilir marka olmanın şüphesiz en kolay yolu ürünlerde gerekli analizlerin yapılmasıdır.

Call Now Button